İsrail Yavaştan Alıyor Kara Harekatı Yapar mı?
Tabii ki kesin konuşmak doğru değil. İsrail’in Gazze’ye bir kara harekatı yapmayacağını söylemek son derece riskli bir tahmin tabii ki. İsrail’in hazırlık yaptığı, Hamas’ı yok etmede kararlı olduğu, uluslararası herhangi bir yasayı da dinlemediği göz önüne alındığında Gazze’ye karadan da çullanacağını düşünmemek için bir neden yok kimilerine göre. Özellikle bu konuda tahminimin doğru çıkmasını dileyerek, neden bir kara harekatı olamayacağını anlatmayı deneyeyim ben yine de.
Hamas’ı “ezme” sözünü hava bombardımanıyla, Gazze’ye saldırılarla, kuşatmayla yerine getirmeye çalışan İsrail’in 2014’ten bu yana bölgeye ilk kez kara birlikleri gönderme kararı özellikle rehineler sorunundan, aynı zamanda bölgesel istikrar üzerindeki olumsuz etkilerinden ötürü kolay gerçekleştirilecek bir harekat değil. İsrail ordusunun Tel Aviv’deki karargahının dışında, Hamas elindeki rehinelerin yakınlarının oturma eylemleri düzenleyerek müzakere için adeta yalvardığını İsrail gazeteleri yazıyor.
ABD’nin de böyle bir harekata destek vermediği en azından uzun süre ertelenmesini istediğini, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un da İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’ya rehinelerin serbest bırakılmasına öncelik vermesini söyleyerek kara harekâtı yerine “hedefli operasyonlar” yapılmasını tavsiye ettiğini akılda tutalım.
Rehineler göz önünde bulundurulduğunda, kara harekatının iki sonucu olabilir; rehinelerin yaşamı tehlikeye düşer ya da serbest kalırlar. Ama bunu kestirmek elbette mümkün değil. Ancak İsrail’in sağcı politikacıları tüm sağcıların yaptığı gibi hamasetle yaklaşıyor meseleye. Hamas’ı yok etmenin rehinelerden daha öncelikli olması gerektiğini söylüyor bunlar. Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in “Şu anda acımasız olmalı ve Gazze’deki rehineler hakkında çok fazla düşünmemeliyiz” dediğini duymuşsunuzdur kuşkusuz.
İsrail Ordu sözcüsü Peter Lerner’in BBC Newshour programında “Hiçbir zaman bir kara operasyonu olacağını duyurmadık” demesinin bir nedeni olmalı. İsrail’in işi zor çünkü. Ülke içinden gelen baskıları, uluslararası kamuoyunda yükselen İsrail karşıtlığını hesaba katmak zorunda Binyamin Netanyahu. Bu nedenle İsrail’in kara harekatı yerine “cerrahi baskınlar“ olarak adlandırılan operasyonlar yapması daha akla yatkın olmaz mı? Ayrıca daha önce olduğu gibi Gazze’de çamura saplanma ihtimali de var İsrail’in.
Kara harekatının İsrail ordusunda kayıplara yol açması da güçlü bir olasılık. Bu harekatın başlaması durumunda 7 Ekim’deki Hamas saldırısından bu yana Hizbullah’la çatışan İsrail’e karşı Lübnan sınırında ikinci bir cephenin açılması riski hâlâ mevcut. Kara harekatını geciktiren, belki yapılmasını engelleyecek olan bu endişeler işte.
Kara harekatının bölgesel etkilerini de göz önünde bulundurmak gerekmez mi? İsrail’le barış anlaşması imzalamış olan ülkelerle ilişkiler ne hale gelir? Kara harekatı bölgeyi istikrarsızlaştırırsa, özellikle Avrupa’da bir mülteci krizi patlamaz mı? Kahire’nin İsrail ile 40 yıllık barış anlaşmasının kırmızı çizgisi olarak gördüğü Filistinli mültecilerin Mısır’a akın etmesi, bu ilişkileri tehlikeye atabilecek faktörlerden sadece biri.
Önem vermezmiş gibi görünüyor ama aslında İsrail’i düşündüren bir konudur uluslararası itibar kaybıdır elbette. Filistinlileri topluca katletmenin yansımaları olacaktır çünkü. Kalıcı imajın böyle olması İsrail’in uzun vadede karşısına sürekli çıkarılacaktır.
Ayrıca, en önemlisi, Gazze’de elleri kolları bağlı insanlarla karşılaşmayacak İsrail. Feda kültürüyle yetişmiş iki kuşak var Filistin’de. Bıçağın kemiğe dayandığı anda kendilerini feda ederek yapacakları saldırılarla ciddi bir yenilgi yaşatabilir ya da büyük kayıplar verdirebilir İsrail’e.
Bunlara rağmen İsrail’in kara harekatına başvurma ihtimali elbette var. Bunu yaparsa ilişkilerini düzelttiği Arap ülkeleriyle barış öncesi konuma dönmeyi göze alıyor demektir. Savaş ya da çatışmadan daha kötü değildir bu pozisyon ama ama İsrail’in Arap ülkeleri arasında yeniden “yalnız“ kalması da arzu ettiği bir durum değildir.
Bana kalırsa “cerrahi baskınlar“ niteliğindeki operasyonlara daha sık başvuracak İsrail.
Bu da bölgeye yayılmayacak da olsa “uzun sürecek bir çatışma“ dönemine gireceğimiz anlamına gelir.
Barış çok uzak bir limandır artık.